Ana içeriğe atla

Parker | Jason Statham, Jennifer Lopez Türkçe Dublaj Aksiyon Filmi

Yatağan (kılıç)

Yatağan, 16. yüzyılda yaygınlaşan bir Türk kılıcı. Bilinen ilk yatağanlardan biri Ahmet Tekelû ustanın Kanuni Sultan Süleyman için yaptığı işlemeli yatağandır.
Yatağan (kılıç)
Yatağan, Osmanlı döneminde yaygın olarak 16. yüzyıldan 19. yüzyıla kadar kullanılmış meşhur ve etkili bir tür kılıç. Yabancılar arasında Türk Kılıcı, halk arasında Kulaklı olarak da bilinir. Kılıcın ağırlık merkezi, kılıç yapımında Türk eğrisi olarak bilinen açısı ve ideal vuruş şekli diğer kılıçlardan farklı olduğu için kullanımı zordur. Ama iyi kullanan birinin elinde tahrip ve keski gücü, çağdaşı kılıçlardan çok yüksektir. Sırplar arasında da 19. yüzyılda ulusal kılıç haline gelmiştir.
Yatağanlar, herhangi bir kılıcın savunma ve saldırı görevini yapmakla beraber biçim, yapı ve ölçü yönünden birçok farklılık taşır. Beyaz veya siyah kemik, fildişi, ahşap ya da boynuzdan yapılan kabzanın baş kısmı iki geniş kulak şeklinde sağa ve sola ayrılır. Bunlar yatağanın hamle sırasında elden çıkmasını önledikleri gibi silaha ayrı bir estetik görünüm verir. Bu görünüm nedeniyle halk arasında Kulaklı diye adlandırılır.
Namlunun eğimine paralel eğim yapan kabza başı hafifçe içeri kıvrılarak tutulduğunda eli kavrayan bir tırnak meydana getirir, balçak bulunmazdı. Bir “Y” harfi meydana getiren kabza enli ve kalın bir metal bilezik altında namlu ile birleşir, namlu kabza içinde baş kısma kadar uzanırdı. Yatağanlarda namlu bildik kılıçlara göre daha kısa olur ve onların aksine iç bükey kenar keskin, dış bükey kenar düz olurdu. Dışbükey kenarda genellikle demir, keskin olan iç kenarda ise çelik kullanılırdı. En önemli özelliği, palalarda olduğu gibi eğimin uzun olan kenarının değil aşağı bakan ters kısmının keskin olmasıdır.
Osmanlı`da yeniçerilerin, piyadelerin ve leventlerin kullandığı bir silah olan yatağan kını içerisinde belde, kuşağa veya silahlığa sokulmuş olarak taşınırdı. Boyları 60-80 cm. arasındadır. Yatağanlar ve yatağan kınları üzerinde de kılıçlarda olduğu gibi çeşitli bitkisel geometrik motifli süslemeler yapılmış, kartuşlar içerisinde kitabelere yer verilmiştir. Süslemede daha ziyade gümüş, altın ve kıymetli taşlar kullanılmıştır. Kitabelerde kullanılan yazılar, hat sanatı açısından kılıçlarda olduğu gibi yüksek seviyede değildir. Özellikle ucuz ve adi yatağanlarda herhangi bir zanaatkarlık görülmez, yazılar özensiz, çoğu zaman yanlış yazılırdı. Yatağan`da motifler ve yazılar bazen bir şiir bazen bir özlü söz olmakla beraber çoğunlukla ayetler, kılıcın sahibinin ismi, dualar ve kılıcı yapan ustanın mührü ile yapım tarihi görülmektedir. Dua olarak genellikle "Ya Muhammed kıl şefaat" yazıldıktan sonra kılıç sahibinin ismi geçerdi. Üzerlerinde çoğunlukla kan oluğu da bulunurdu. Yatağanın ağzının çok keskin olmasından dolayı zamanla bir kullanım kültürü gelişmiştir. Örneğin yatağan sahibi, karşısındaki kişi zayıf ise yatağanın keskin ağzı ile değil de kesmeyen sırtı ile müdahale ederdi.
Yatağan`ın namlu motifleri kılıcın üzerine işlenirken genellikle iki yöntem kullanılırdı: İlk yöntemde, kakma sanatıyla motifler yapıldıktan sonra oluşan boşluklar erimiş altın veya gümüşle doldurulur, son olarak yüzey taşlanarak düzgünleştirilirdi. Ancak bu yönteme az rastlanılır, motifler genellikle gümüş olduğundan ikinci yöntem uygulanırdı. Bu yöntemde istenilen motifin şekli ince bir gümüş tele verildikten sonra kılıcın üzerine işlenirdi.
Halk arasında tek parça demirden özensiz yatağanlar yapılsa da sahibinin statüsüne uygun kaliteli yatağanların yapılabilmesi için kılıcın belli bölümünde uzmanlaşmış birden fazla ustaya ihtiyaç duyulurdu. Bir usta bıçak kısmını yaparken biri kabzayı öbürü kınını bir başkası da motifleri yapmaktaydı. Motif ustaları da kakma yapan ve tel işleme yapan olarak ikiye ayrılırdı.
Belde taşınırken dış bükey kısmı üstte bulunduğu ve yatan bir nesneyi hatırlattığı için yatağan (yatabilir, yatabilen) denildiği, Selçuklu komutanlarından demirci Yatağan Baba namıyla maruf Osman Bey`in, şimdi Denizli`nin beldesi olan Yatağan`ı fethettikten sonra yerleşip buraya sadece adını vermekle kalmadığı, kasabada üretilen ve tüm dünyaya nam salan kılıçların da isim babası olduğu söylenir. Pek çok kaynak ve belgede kılıçların Yatağan kasabasında yapıldığına dair yazılı bilgi bulmak mümkündür. Bu bilgiler kasabadaki sözlü tarihle karşılaştırıldığında paralellik taşımakla birlikte, yatağanların başta İstanbul, Bursa ve Filibe olmak üzere Osmanlı`nın önemli kentlerinde de üretildiği biliniyor. Özbeklerin Katağan boyu tarafından ortaya çıkarıldığı da, çok söylenilen ama kesinleşmemiş bir iddiadır.
Denizli Yatağan, artık eskisi gibi yatağan üretilmese de, bıçak yapımı konusunda Türkiye`nin önemli merkezlerinden biri olmayı sürdürmektedir. Yatağan günümüzde turistik amaçlı hediyelik eşya olarak da üretilmektedir ama bunlar gerçek Yatağan ölçülerinde değildir, genellikle namlu ve kabza kıvrımları çok abartılıdır.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Osmanlı Ordusunun kapıkulu ocakları sınıfı

Piyade -Acemi Ocağı  (Kapıkulu ordusuna asker yetiştirmek için kurulmuş ocaktır) -Yeniçeri Ocağı  (Osmanlının en önemli askeri birliklerinden bir tanesi olup özellikle devşirme askerlerden oluşan birliktir) -Cebeci Ocağı  (Silah temini, silahların taşınması ile ilgili birlik) -Top Arabacıları Ocağı  (Yapılan savaş toplarını cepheye götüren birlik) -Topçu Ocağı  (top döken ve top kullanan asker sınıfı) -Humbaracı Ocağı  (Havan topu kullanan birlik-Dünyadaki ilk havan topu kullanan birlik Osmanlı humbaracılar sınıfıdır) -Bostancı ocağı  (Saray çevresi ve iskeleleri korumakla görevli askeri sınıf) Lağımcı Ocağı  (Özellikle kale kuşatması sırasında tünel kazarak kaleye sızmayı yeraltından yapılmasını sağlayan askeri birlik) -Sakalar  (Yeniçerilerin su ihtiyacını karşılamak için kurulmuş birliktir) -Solaklar  (Yeniçerilere bağlı olan ve neredeyse tamamına yakını solaklardan oluşan yaya askeri birliktir) Süvari -Sil...

Osmanlı Ordusunda Eyalet Askerleri Sınıfı

Eyalet askerleri sınıfı: Yerli Kulu -Azab  (Genelde bekâr ve gönüllülerden oluşan garnizon askerleri olup, savaşta ön sırada savaşan askeri birliklerdendir) -Sekban  (Genelde av hizmeti için kurulmuş olan birliktir) -Tüfekçi  (Yine sekbanlar gibi av hizmetlerinde yer alan birliktir, sekbanlardan sonra kurulan birlik olarak geçmektedir) -İcareli  (Yerli kalelerde kullanılan ve ücret ödenen askeri sınıftır ücret ödenmesinden dolayı bu isim verilmiştir) -Müsellem  (Savaş zamanında ordunun ilerleyeceği yolları düzenleyen, köprüler yapan ve her türlü işi yapabilen askeri sınıftır) -Deliler  (Osmanlı ordusunda en ön safta savaşan genel olarak 20-25 yaş arası gençlerin bulunduğu, giyinişleri ve genç olmalarından dolayı halk tarafından verilen isimdir) -Gönüllü -Besli -Tımarlı sipahi  (Toprak sahibi sipahiler verilen isim olup, Osmanlı ordusunun en kalabalık askeri sınıfıdır) -Akıncı  (Düşman askerine ansızın akınlar düzenleyen yıpratma görevinde bulunan ...

Osmanlı Ordusunda Donanma Bünyesinde Bulunan Birimler Ve Askeri Sınıflar

Donanma bünyesinde bulunan birimler ve askeri sınıflar: Osmanlı ordusunun en önemli ayaklarından bir tanesi ise donanması olmuştur. Çünkü Osmanlı imparatorluğunun birçok toprağına gitmek için denizleri geçmek gerekmekte idi ayrıca yine birçok yeri fethetmenin yolu denizlerdeki hâkimiyetten geçmekteydi. Bu nedenle Osmanlı donanması sürekli olarak güçlü tutulmaya gayret edilmiştir.           -Kaptan-ı derya  (Osmanlı ordusunda donanma komutanlarına verilen isimdir) -Haliç Tersaneleri  (Gemi yapımı için kurulmuş fabrika benzeri yerlerdir) -Forsa  (Deniz askerleridir, bazen kürekçiler için bazen de esir alınan kürek mahkûmları için kullanılmış olan isimdir) Osmanlı İmparatorluğunun son dönemlerinde uçakların icat edilmesiyle birlikte Osmanlı Ordusunda da bu anlamda bazı birlikler kurulmuştur.